2003 yılında Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından Coğrafi İşaret belgesi alarak tescillenmiş olan Şifa kaynağı Pervari Mis Kovan Balı özünü etrafı denizden 2962 metre yükseklikteki Herekol dağları ile çevrili dünyada eşi emsali bulunmayan endemik flora örtüsüne sahip olan, Pervari’nin bakir Çemikari Yaylalarından alıyor.

Medeniyetin hoyrat yüzünden kurtulmayı başarabilmiş ender yerlerden olan Çemikari yaylalarının kucağındaki nimetler, çalışkan arılarımız tarafından Pervari Mis Kovan Balı’nın özünü oluşturuyor. Araç trafiği, sanayi ve tarımsal aktivitenin olmadığı tamamen izole bir coğrafyada konumlanan bu yaylalardaki florada üçgül, yonca, adaçayı, kekik, ballıbaba, peygamber çiçeği, geven, engerek otu, sığırdili, fiğ, kenger gibi çiçek ve bitkilerde bulunan bal özlerinin, arılarımız tarafından toplanması ile elde edilmektedir. Pervari Mis Kovan balı, bölgenin coğrafi yapısına ve bitki örtüsüne bağlı olarak koyu kıvamlı ve hoş kokulu bir nitelik arz etmektedir. Arılarımız poliflora nektarları dışında hiçbir bitkiyle temas kurmadan sektörde meydan okuyan şifalı bir lezzeti yaratıyor.

Pervari Mis Kovan Balı asırlardan beri haklı bir şöhrete sahiptir. Pervari Mis Kovan balını diğer ballardan ayıran en önemli özelliği, atalarımızdan öğrendiğimiz geleneksel usullerle örme sepetlerde üretilmesidir,  bunların içine petek konulmamaktadır, diğer suni peteklerden farklı olarak, arıların içini doldurdukları petek de arılar tarafından yapılmaktadır. Bu sebeple Pervari Mis Kovan balının peteği de rahatlıkla yenilebilir ve şifalıdır.

Asırlardır Lezzeti, şifası ve kalitesiyle aranan doğal bir bal olan Pervari Balı Osmanlı Saraylarında da tüketilen bal olarak bilinmektedir.

Abdulhamit Han’ın en küçük oğlu Abid Efendi Paris’teki sürgün günlerinde, Osmanlı saray mutfağından eksik olmayan Pervari Mis Kovan balını sürekli istediğini kayıtlardan biliyoruz. Abid Efendi ile sürekli iletişim halinde olan Eski Türk ocakları Başkanı akademisyen Lütfi Ekiz, Abid Efendi’nin “Türkiye’den Pervari balından başka bir şey göndermeseniz de benim için yeterlidir.” dediğini Prof. Dr. İhsan Süreyya hocamıza aktarmış, kendi günlüklerinde yazmıştır.

Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma hocamızın ve Siirt üniversitesi Arıcılık uygulama ve araştırma merkezi öğretim görevlisi yeğeni Erkan Sırma hocamızın Pervari balı tarihi konusunda yaptıkları çalışmalarında ilginç not;